Karadeniz bölgesinde yaşanan yağışlar sonrası Kastamonu, Sinop, Bartın, Ordu ve Rize’de gerçekleşen sel nedeniyle 77 kişi yaşamını yitirmiş, AFAD’a şimdiye değin 47 kayıp başvurusu yapılmıştır. Selin vurduğu bölgelerdeki evler ve binalar yıkılmış, yüzlerce hayvan ölmüştür. Siyasi iktidarın teşvik ve izniyle bölgede nerdeyse akan her suya ve dereye niteliklerine bakılmaksızın HES inşaatları yapılmış, dere yataklarında yapılaşmaya rant amacıyla izin verilmiş, ekoloji savunucularının yıllardır yaptığı açık uyarılara rağmen bu bölgelerde hiçbir denetim yapılmamış, bölgenin ekolojik dengesi tahrip edilmiş ve sonunda yaşanan iklim kriziyle birlikte sel felaketlerinin ağır bilançolarına sebep olunmuştur. Rant uğruna HES’ler ve barajlar kuran sermayedarlar ve destekçileri ‘doğal afet’ diyerek sebep oldukları ekolojik yıkımın sorumluluğundan kaçmaya çalışmaktadırlar.
16 insanının yaşamını yitirdiği Sinop’un Ayancık ilçesinde yaşanan felaket de sorumsuzluğun ve ihmallerin sonucunda gelmiştir. Dere yataklarına şirketlerin ‘maliyetlerini düşürmek‘ için istiflenen devasa tomruklar sel sırasında sürüklenerek istimlak duvarlarını yıkmış, köprüleri tıkamış ve ‘koçbaşı’ görevi görerek evlerin yıkılmasına ve selin köylere kolayca ulaşmasına yol açmıştır. Bu tomrukların yol açacağı tehlikelerin ortadan kaldırılması rant amacıyla engellenmiştir. Ayrıca sel sonrasında evleri yıkılan ve yaşama alanları tahrip olan insanlara yine aynı bölgede siteler yapılacağı ve bu çok katlı sitelerin yapılma planında ise tapusu tek olanlara tek bir daire verileceği söylenmiştir. Bölge halkı bu durumun aile bireyleri ve komşular arasında anlaşmazlıklara sebep olacağını; siteler kurulmasını değil, tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sürdürebilecekleri müstakil evler yapılmasını talep etmektedirler.
Bu bağlamda;
- Ekolojik sistemi çökerten, doğayı tahribata uğratan ve insanların yaşamlarını ve yaşam alanlarını yok eden ranta dayalı HES’lerin önlenmesine ilişkin bir politikanız olacak mıdır?
- Orman İşletme Müdürlükleri tarafından yapılan ağaç kesimlerinden sonra dere yataklarına hiçbir önlem alınmaksızın tomrukların istiflenmesine neden ve nasıl izin verilmiştir? Bu konuda yapılan uyarılar niçin dikkate alınmamıştır? Sorumlular hakkında herhangi bir idari ve cezai işlem başlatılmış mıdır?
- Ayancık Orman İşletme Müdürlüğü’nün ormanların en uygun şekilde yönetilmesini amaçlayan ve uluslararası bir sertifika sistemi olan FSC (Orman Yönetimi Konseyi/Forest Stewardship Council) sertifikasına sahip bir müdürlük olmasına rağmen tomrukların dere kenarında depolanmasına izin vererek oldukça tehlikeli bir durum yaratması, FSC kriterlere aykırı değil midir?
- Ayancık’ta mağdur olan yurttaşların talepleri olan müstakil evler yerine niçin site tarzı yapılar yapılacağı söylenmektedir? Bu çok katlı sitelerde tapusu tek olan yurttaşlara yalnızca 1 daire verileceği doğru mudur?
- Son 5 yılda Karadeniz’de kaç bina imar affından yararlanmıştır? Bunlardan kaçı dere yataklarında bulunmaktadır?
- Bakanlığınız tarafından açıklanan ‘Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı’ hangi aşamadadır?