![](https://ozgurgelecek54.net/wp-content/uploads/2024/08/5-dgd-1-780x470.jpeg)
CarrefourSA Depo grevi sürerken DGD-SEN Örgütleme sekreteri Kemal Yılmaz ve işyeri temsilcisi olarak işten çıkarılan bir depo işçisi ile sürece dair konuştuk. Yılmaz, “Bizim buradan güçlü bir kazanımla çıkmamız ve Havza’ya bir mesaj vermemiz gerekiyor” vurgusu yaptı.
– Bize CarrefourSA depoda direnişe götüren süreci aktarır mısınız kısaca?
Kemal Yılmaz: Burada yaklaşık dört yıldır tırnaklarımızla kazıya kazıya, diğer depolardaki arkadaşların da gelmesiyle bir örgütlenme sağladık. Ondan önce Murat Polat arkadaşımız burada kadrolu olarak çalışıyordu. Bu arada burada hem kadro hem de iki tane taşeron firma var. Biri Onur Grup, biri de DGR Grup. Bir de kadrolular var. Bu şekilde işçileri tamamen üçe bölmüşler. Birbirleriyle ilişki kurması, yan yana gelmesi sıkıntı. Aynı işleri yapmalarına rağmen konuşmaları bile yasak halde çalışıyorlar.
O dönemde Murat Polat arkadaşımız Tez-Kop-İş’in temsilcisiydi burada. Sırf burada işçilerin yanında olduğu için, onların taleplerini yukarıya taşıdığı için Tez-Kop-İş ismini vererek direkt CarrefourSA ile birlikte işine son vermişti. Onun ardından buradaki taşeronların hiçbir örgütlülüğü yoktu. Koşullar çok kötüydü, biz de işçilerle konuştuk ve hepsi sendikamıza üye oldular.
– Şu an içerdeki örgütlülük nasıl?
– Şu anda içerideki işçilerin % 99’u, sendikamız üyesidir. Yıllardır burada çalışıyorlar. Çoğunluğu gençlerden oluşuyor depo işçilerinin. Bu sektörde çalışan işçilerin hemen hepsinin boyun fıtığı, bel fıtığı, bel kayması gibi sağlık sorunları var. Bir yandan bu tür meselelerle uğraşırken diğer yandan hayatta kalmak için, ölmemek için uğraşıyorlar.
– İçerde ve genel olarak havzada çalışma koşulları nasıl?
– Havza’daki işçilerin çoğu genç yaşta depolara girip oralarda meslek hastalıklarına yakalanıyor. Burada da böyle bir sorun vardı ve buradaki sorun diğer depolara oranla çok daha fazlaydı. Hiçbir güvenlik önlemi alınmıyor. Normalde depoların haftada bir temizlenmesi gerekiyor. Ama mesela bu depo şu an iki aydır temizlenmiyor. İçerideki rafların hiçbiri sağlam değil. Vidalarla, çivilerle tutturulmuş durumda. Abdülkadir diye bir arkadaşımız 3 yıl önce burada iş kazası geçirdi, iki ayağını da kaybetti. Biz dedik ki “Burada iş güvenliğini alın”. Bunu söyledikten sonra işçi arkadaşlar, zam talebini dile getirdi. Arkadaşlar sırf bunu söylediği için, yönetimle görüştüğü için işten atıldılar. Yine biz geldik ve direndik burada. Arkadaşları geri aldırdık işe. Zam talebi de kabul edildi. İki saat içerisinde çözüldü mesele.
Altı ay sonra tekrar aynı şey. Ondan altı ay sonra tekrardan işe alındılar. Yani burayla yılda en az iki kere, üç kere bu şekilde bir diyalog halinde oluyoruz maalesef. Bu tür sorunlar tekrarlanıyor. İşten atılan arkadaşlar geri alınsın, talepler kabul edilsin diye mücadele veriliyor.
İçerideki iş güvenliği meselesine dair söz verilmişti bize en son. Ama bu meseleyle ilgili bugüne kadar yapılan hiçbir şey yok. Arkadaşlar, çalışan arkadaşlar hala iş kazası tehlikesiyle çalışıyorlardı.
İşçiler tüm vardiyalarda direniyor!
– Direniş nasıl ve hangi taleplerle başladı?
– Bugün itibariyle durum şöyle; İşçi arkadaşlar 22 bin lira maaş alıyorlar tüm primlerle birlikte. Dediler ki “22 bin lira bize yetmiyor. Hayat koşulları, enflasyon derken maaşlarımız burada eridi. Zam istiyoruz.” Bunu söyleyen temsilci arkadaşlar, önceki biçimlerle tamamen aynı şekliyle işten atıldılar. İşten atılan arkadaşlar tekrar işe başlasın diye buraya geldik. Kabul etmediler. Arkadaşlar da anında iş durdurdular. Şu an içeride hiçbir şekilde üretim yapılmıyor. Arkadaşların hepsi kapıda. “Arkadaşlarımızı geri alın, zam talebimizi kabul edin, içeride önlem alın” talepleriyle sabah, öğle, akşam tüm vardiyalarda buradalar, direniyorlar.
Marketlerin tedarik zincirleri de kırıldı bu sayede. Diğer depolarda da benzer şekilde iş yavaşlatmalar devam ediyor. Buranın kazanmasıyla diğer depolara da aynı biçimde zam istiyoruz.
– Patronlarla görüşme oldu mu?
– Bugün buranın yönetimi, CarrefourSA’nın yönetimi, işçi arkadaşlarla görüşme istedi. Temsilci arkadaşlarımızla görüşme istediler. Beş arkadaşımız bu görüşmeye girdi ve söyledikleri tek bir şey vardı: “Arkadaşlarımız geri alınana kadar, geri kalan hiçbir talep konuşulmayacak. Arkadaşlarımızı içeri alın, diğer talepleri öyle oturur konuşuruz!”
Görüşmeden çıktıktan birkaç saat sonra tekrar çağrıldı bu arkadaşlar. “Biz o arkadaşlara kendi bünyemizde başka bir şekilde iş bulacağız, farklı bir projede yer vereceğiz. Sizi de işe başlamaya ve zam için tekrar konuşmaya davet ediyoruz” ve “Sizi kadroya geçireceğiz” dediler. Ama bunları hiçbir şekilde hukuki düzenleme yapmadan tamamen söze dayalı bir şekilde ilettiler. Arkadaşlarımız da yine aynı şeyi söyledi. Süreç bugünlük böyle oldu. Yarın da aynı şekilde devam edecek. İşçiler bu konuda kararlılar. Hiçbir şekilde çalışmayacaklar. Yasal olan haklarını kullanıyorlar sonuçta. Ölmek istemedikleri için direniyorlar. İş durdurulmuş ve bunun hukukta da yeri var, hayatta da yeri var. Fiilen de meşru olarak da direnişin tamamen arkasındayız. Birlikte direniyoruz. Bu mücadele, bu talepler etrafında örgütlendiği sürece bizim buradan güçlü bir kazanımla çıkmamız ve Havza’ya böyle güçlü bir mesaj vermemiz gerekiyor.
– Diğer depolardaki işçilerle iletişiminiz var mı?
– Buradaki depoda ve diğer depolardaki arkadaşlarımız da maalesef ki benzer koşullarda yaşıyor. Diğer depolardan arkadaşlar sürekli ziyarete geliyor. Hatırlarsınız, 2021’de Migros’ta benzer bir şekilde direniş yapmıştık. 18. günde kazanımla sonuçlanmıştı. Gördüğümüz, bildiğimiz, duyduğumuz market işçileriyle iletişim halindeyiz. Onlar da buradaki stoklarının bitmek üzere olduğunu söylüyorlar. O yüzden bir ay da sürse bir gün de sürse biz bu talepler etrafında bir düzenleme olmadan hiçbir şekilde buradan ayrılmayacağız.
– Devrimci, ilerici kamuoyuna nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
– Zaten buradaki işçiler diğer direnişlerle iletişim halindeler. Bu meselenin sınıf dayanışma düzleminde çözüleceğini biliyoruz. Diğer işçilerle, diğer direnişçilerle de biz de dayanışma içerisindeyiz. Sesimizi duyuyorlar, seslerini duyurmaya çalışıyoruz. Elimizden geldiğince bunu yapıyoruz. İşçi sınıfının kendi akıbeti için kendi iç örgütlülüğü gerekiyor. Bu yüzden bu örgütlülüğü olabildiğince sağlamaya çalışıyoruz.
“Kendimizin ve işçi arkadaşlarımızın hakkı aradık diye işten çıkarıldık!”
– Burada işten atılanlardan birisi de sensin. Süreci bize anlatır mısın?
Depo işçisi: Doğru. Cumartesi günü işten atıldım. Pazartesi günü buraya geldim. Benimle telefonla konuştular, rüşvet teklif ettiler. “Bu kadar, bu kadar para vereceğiz. Yeter ki greve katılma. Sendikayı buraya getirme” vb. dediler.
Biz sadece öncülük yaptığımız için, hakkımızı almak için, “maaş az geliyor” dediğimiz için işten çıkarıldık. Hakikaten de azdır. 22 bin 700 alıyoruz. Bu, 22 bin 700’ü de komple almıyoruz. Vergilerdir, yemek parasıdır kesiyor zaten. Yemek de doğru düzgün bir yemek değil! Fotoğrafları görmüşsünüz.
Ben buraya geldiğimde, kapıya geldiğimde içeriye almadılar. Ben de dedim, “herhangi bir mesaj, herhangi bir SSK bildirimi vs yok. Ben içeriye gireceğim”. Zaten hiçbir müdahale yapmadılar. Salı günü ise kâğıtları getirdiler. Bizim çıkışlarımızı vermişler. Toplam 6 kişi ama 2 kişi sanırım kendi isteğiyle çıktı. 4 kişiyiz ve bizi sebepsiz yere çıkarttılar. Hiçbir sebep yok. Öncülük yaptığımız için, sesimiz çok çıkıyordu diye. Kendimizin ve işçi arkadaşlarımızın hakkı aradık diye işten çıkarıldık.