GüncelMakaleler

PUSULA | Tarihi Doğru Okumak, Geleceği Kazanmanın İlk Adımıdır

"Erdoğan ve suç ortakları, insanlığa dair iyi ve güzel olan tüm değerlerle ilişkisini kesmiş bir haydutlar çetesidir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, onların da akıbeti bölgenin diğer tüm faşist diktatörlerinden farklı olmayacaktır. Er ya da geç hepsi tarihin çöplüğünde buluşacaktır"

Tarihi doğru okumak ve güçlü bir tarih bilincine sahip olmak, günü ve geleceği objektif olarak anlamamıza ve kazanmamıza yardımcı olacaktır.

Söz gelimi, kapitalist-emperyalist sistemin geçen yüzyılda insanlığı sürüklediği büyük felaketlerin nedenlerini bilimsel bir temelde sorgulayıp ortaya çıkaracağımız devrimci sonuçları, tarihi tecrübeleri geniş emekçi yığınlara aktaramazsak, burjuva ideologlarının bu sömürücü ve soygun sisteme dair kurdukları tüm “olumlu”, “refah” temelli yalanların geniş emekçi yığınları etkilemesi kaçınılmaz hale gelir. Yani “sistem iyi”, “yönetenler kötü” anlayışı, egemen olur.

Oysa yönetenleri yaratan da sistemin ta kendisidir. Dahası, ezilen yığınların çıkarlarını koruyan bir kapitalizm yoktur. Kapitalizm demek; sömürü demektir. Dolayısıyla üretim araçlarını ellerinde bulunduran kapitalistler asla sömürüyü ortada kaldırmak istemezler. Böylesi bir düşünüş tarzı, kapitalist-emperyalist sistemin ruhuna aykırıdır. Çünkü kapitalist sistem, işçiler için bir ücretli kölelik sistemidir.

Yine kapitalist sistem içinde başta işçi sınıfı olmak üzere, emekçilerin ekonomik ve siyasal haklarını-özgürlüklerini kazanacakları iddiası, tek kelimeyle kapitalizme özgürlük gömleğini giydirme çabasıdır. Bu, boş bir çabadır. Çünkü burjuva, burjuvadır. Onu bu mertebeye taşıyan zorbalıktır, emek hırsızlığıdır.

Kapitalist-emperyalist sistemin bugün sürdürmüş olduğu dizginsiz sömürü, gerçekleştirdikleri işgaller, körükledikleri haksız savaşlar, ezilenler için yeni büyük felaketlerin habercisi niteliğindedir. Ve tüm bu yaşananlar burjuva egemenlik sistemin sınıf karakterine de uygundur. Onun için bu sisteme dair yapılan tüm “güzellemeleri” yadsıyarak emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı halk demokrasisi, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesi için harekete geçmeliyiz.

Gelinen aşamada sınıf düşmanlarımızın her renkte ideolojik uzantılarının kapsamlı saldırılarına, gerçekleri ters yüz etme çabalarına rağmen proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişme, emperyalizmle ezilen halklar arasındaki çelişme ve emperyalist devletler-tekelci kapitalist gruplar arasındaki çelişmeler varlığını sürdürüyor. Yaşanan emperyalist bloklaşmalar ve orta doğuda yaşanan sıcak çatışmalar tüm bu gerçekliğin somut kanıtlarıdır.

Başka uluslara, azınlık milliyetlere karşı düşmanlık, Türk devletinin kuruluş felsefesiyle uyumludur. Yüz yıllık cumhuriyet tarihi, bu gerçekliğin özlü ifadesidir. Lakin AKP- MHP koalisyon iktidarı, deyim yerindeyse bu bataklığın en dibidir. Bu iktidar Kürt ulusuna, diğer azınlıklara, Sünni İslam dışındaki inanç gruplarına karşı her gün nefret tohumları ekiyor.

Suriye’de emperyalizm, siyonizm ve bölgedeki kimi gerici-faşist devletlerin desteğiyle HTŞ denilen çeteler toplamı, Şam’ı ele geçirdi. Bu durumu fırsat gören R.T.Erdoğan ve çetesi, fetihçilik-ırkçılık vb. propagandasıyla bölgeye dönük yeni planlar yapıyor.

Görünen o ki, Erdoğan, öncelikle Emevi camisinde kılacağı namazla, Kürt coğrafyasına atacağı bombalarla, içerde milyonların yaşamış olduğu yoksulluk ve sefaleti unutturma hesabı peşinde. Ama bu hesaba kendisi de tam olarak inanmamış olacak ki, kendisi gibi düşünmeyeni-eleştireni düşman ilan ediyor, tutukluyor. Ve durmadan yeni adalet sarayları, hapishaneler inşa ediyor. Tüm bunları yaparken, başkalarını “ırkçılıkla-faşistlikle” suçlamaktan da geri durmuyor.

Tarih tecrübelerimizle biliyoruz ki, ırkçı faşist iktidarların, işçi ve emekçilerin sorunlarını çözmeye, haklı taleplerini dinlemeye tahammülü yoktur. Onların hedefi yürüttükleri işgalci-ilhakçı politikalarla ülke ve bölge halklarının başına, İsrail Siyonizm’le birlikte yeni belalar açmaktır. Gerilim ve savaş politikalarıyla iktidarlarını korumaktır. Onların yaşamlarını sürdürdükleri saraylarında, elektrik ışığından başka bir ışık yoktur.

Bu nedenle demokrasiye, özgürlüğe dair kurdukları her cümle sahtedir. İkiyüzlülüğün belgesidir. Erdoğan ve suç ortakları, insanlığa dair iyi ve güzel olan tüm değerlerle ilişkisini kesmiş bir haydutlar çetesidir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, onların da akıbeti bölgenin diğer tüm faşist diktatörlerinden farklı olmayacaktır. Er ya da geç hepsi tarihin çöplüğünde buluşacaktır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu