Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında dün startı verilen “Herkes İçin Adalet” kampanyasının detaylarını paylaştı. Ülkenin bir bütün olarak cendere altında olduğunu belirten Günay, partilerinin mücadele programlarıyla bu cendereyi aşmak ve demokratik siyaset alanını genişletmeyi hedeflediklerini belirtti.
Geçtiğimiz yıl Haziran ayında AKP-MHP bloğunun kurduğu düzeni aşmak için tüm topluma seslenerek “Hep Birlikte” dediklerini anımsatan Günay, “Bu programa Hakkari’den Edirne’ye, İzmir’den Van’a, Mersin’den Amed’e kadar başta kadınlar, gençler olmak üzere demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana olan toplumun her kesimi ses verdi. Bu sayede gündem belirleyen bir parti olduğumuzu bir kez daha göstermiştik” dedi.
“Güçlü mücadele yürüttük”HERKES
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Barış Deklarasyonu” yayınladıklarını hatırlatan Günay, “Eylül’den içinde bulunduğumuz Şubat ayına kadar Demokratik Mücadele Programımızın yeni bir ayağını ilan etmiştik. Geçtiğimiz aylarda da kadınlardan gençlere, ekolojistlerden emekçilere, her kesim ile savaşa karşı ‘barış’ diyerek zorba iktidara karşı ‘Hep Birlikte’ güçlü bir mücadele yürüttük” diye belirtti.
“Adalet kampanyası”
İktidarın, yaşamın her alanında yarattığı derin adaletsizliği teşhir ederek yeni yaşamı hep birlikte inşa etmek için “Herkes İçin Adalet” sloganıyla bir kampanya başlattıklarını vurgulayan Günay, neden “adalet” teması ile başladıklarını anlattı. Günay’ın, açıklamaları şöyle: “Adaletsizlik cenderesinde kıvranan Türkiye halklarının, ekmek kadar su kadar temel bir ihtiyacı var: O da Adalet’tir. Saray ve Saray çevresine kümelenmiş iktidar elitleri dışında Türkiye’de tüm toplumsal kesimler adalet arıyor. AKP ve MHP’ye oy veren seçmenler dahil ülkedeki herkes adaletin kalmadığına inanıyor.”
Sadece sarayın etrafından kümelenenler kendileri için adaletin sağlandığına inanıyorlar. Yani aslında onlar bile kendileri dışında kimseye adaletin uygulanmadığını biliyor. Günlük hayatın içinde yurttaşlar yaşamlarının herhangi bir anında bu adaletsizliği maruz kalıyorlar.
Demokratik bir ülkede iktidar ve muhalefet vardır. Siyasi hedefleri için yarışırlar. İktidara biat etme mecburiyeti faşist rejimlerde olur ki günümüzde yaşanan sıkıntıların başında bu gelmektedir. İktidara biat etmeyenlerin terörist olarak damgalandığı bir ülkede yaşıyoruz. Düşünün ki bu iktidara göre bütün muhalifler ya terörist ya da ülkeye düşman.
Günay, tecrit politikasının yalnızca PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanmadığını, cezaevlerinde çıplak aramadan keyfi disiplin cezalarına, infaz yakmalardan çift kelepçe uygulamalarına, sağlık hizmetinden faydalandırılmamaya kadar birçok hak ihlali yaşandığına ve bu uygulamalara karşı siyasi tutsakların başlattığı açlık grevi direnişinin 75’inci gününde olduğuna dikkat çekti.
EBA’ya ulaşabilmek için çatıya çıkmak zorunda kalan bir çocuk her an düşüp, ölebilir. Hatta bir bebek anne karnında iken geleceğin suçlusu olarak tutuklanabilir. Hatta yanlış ekonomi politikaları yüzünden pahalanan soğan terörist olabilir, biber ve domates pahalı olduğu için suçlanabilir.
İktidarın halkı hiçe sayan keyfi yönetim uygulamalarına dikkat çeken Günay, “Artık yeter” dediklerini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
Kampanya programını içeren detaylı haber için tıklayınız!