H. Merkezi: Her yıl Ocak ayının son haftası gerçekleştirilen “Devrim ve Komünizm Şehitlerini” anma haftası kapsamında Gebze Kapalı Kadın Hapishanesi’nde bulunan Tutsak Partizanlar bir dizi etkinle anma gerçekleştirdi.
“Devrim ve Komünizm Şehitleri” haftasında şehitlerimizi anarken kavgadaki yerlerini mücadeledeki duruşlarını bilince çıkararak ve bıraktıkları mirası büyütmek boyunuzun borcudur” diyerek yaptıkları etkinliğin kapsamında slogan, şiir, marşlar söyleyerek, ideolojik eğitim çalışmalarıyla gerçekleştirdiklerini belirttiler. Tutsak Partizanların gerçekleştirdiği anma etkinliğine MKP’li tutsaklarda katıldı. Ayrıca 20 Temmuz 1992 tarihinde ölümsüzleşen Emre Bilgin’in “Yüzümdeki gülümsemeyi yok etmek için yüzümü parçalamamız gerek” sözü üzerinden kısa bir tiyatro oyunu gerçekleştirdiklerini belirten Tutsak Partizanlar “yoldaşın mücadeledeki pratiğini soluduk. Yoldaşlara, partiye, halkına bağlılığı değişim ve gelişimin onda nasıl yaşam bulduğu ve korkusuzca içte ve dışta verdiği mücadeleye bu oyunla tanıklık ettik” dedi. Tutsak Partizanlar son olarak hep bir ağızdan İsyan Ateşini okuyarak etkinliklerini sonlandırdıklarını kaydetti.
Tutsak Partizanların gönderdikleri mektubun bir kesiti şöyle:
“Dar gelir büyüyen çocuğa gömlek
Özgürlük için ölmek
Bir güzel yaşamaktır
Biz hep güzel yaşadık
Bakır telde akım gibi taşıdık
Onurumuzu
Düşmedi üzerimize gölgesi utancın
Ezmedik karıncayı
Güvercine değmedik
Direndik saldırgana
Zulme boyun eğmedik
Derin acılardan geldik,
Ateşli buhar gibi soluduk öfkemizi.
Bereketli yağmur, gibi yağdık sonra yere,
Yeşerip yettik yeniden
Bin verdik bire.
Genişlettik ufkumuzu.
Ve gördük parlak ışığını kutup yıldızının
Geceleyin ateş yanan dağlarda yürüdük
Yürüdük.
Sokaklar da, barikat başlarında, fabrika da, okulda kararlılıkla atıldık kavgaya. Hiç tereddüt etmeden gülümseyerek yürürdük. Karalığın, zulmün hainliğin üzerine bilincimizi kuşanarak kimi zaman yan yana kimi zaman tek başına darbeler aldık, şehitler verdik. Ama vazgeçmedik özgürlük düşlerimizden. Her yitirdiğimiz yoldaş biraz daha berraklaştırdı bilincimizi biraz daha çoğalttı düşüncelerimizin gerçeğe dönüşeceği inancımızı. Her biri mücadele tarihinin birer imzacısı oldular. Kavgayı kuşanmanın adı oldular. Öfkeyle inançla, bağlılıkla, cesaretle yürüdüler kirlenmemişliğin köhnemişliğin, eskinin üzerine. Ardıllarına umudu, direnişi olunmaz, yapılmaz denilenin nasıl olunur ve yapılır olduğunu gösterip ölümsüzleşerek gittiler.”