DerlediklerimizGüncel

NUBAR OZANYAN | Her Yer, Zulüm Rengi!

"Faşizmin en son hedefinde olması gerekenlerin de sıraya alındığı bir zamandan geçiyoruz. Payını almayan, tokadı yemeyen az insan kaldı demektir. Zira zulmün kılıcı, herkese her yere yetişiyor."

İttihatçı-Türk devleti, bir yandan dışarıya Suriye, Libya, Karabağ ve Kürdistan’a asker ve ırkçılık ihraç ederken diğer yandan içeride eline zulüm kılıcını alarak karşısına çıkan, itiraz eden, konuşan herkesi hizaya sokup, Türk adalet ve hukuk tarzıyla terbiye etmeye çalışmaktadır. Kendisinden olmayan, onun renklerini taşımayan, onun dilini konuşmayan, kendisine biat etmeyen hemen herkesi hedefe koymakta; korkutup sindirmeye, diz çöktürüp boyun eğdirmeye çalışmaktadır. Ülkenin her yeri yangın, her yeri zulüm rengine büründü. Her yerde özgürlükten önce acı ve baskılar konuşuluyor.

Bir yıkım ve zulüm dişlisi gibi çalışan Turkiye Cumhuriyeti’nin diktatör yöneticileri, kendi hukuk ve yasalarını, kurdukları mahkeme salonlarında ayaklar altına almaktan da çekinmiyor. Ve utanmıyor. Bir yandan belediyelere kayyumlar atayarak diğer yandan özgür basın emekçilerine, sanatçı ve yazarlara gözaltı ve tutuklama saldırılarıyla önüne gelen herkesi susturmaya, sindirmeye çalışmaktadır.

Özgür basın emekçileri, muhalif gazeteciler, aydın ve sanatçılar grup grup, birer birer gözaltına alınıp zindana gönderilirken gözaltı ve tutuklama sırası Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Halk TV’ye gelmişse o zaman geride tutuklanması gereken çok az insanın kaldığını bilmek gerekir.

Faşizmin en son hedefinde olması gerekenlerin de sıraya alındığı bir zamandan geçiyoruz. Payını almayan, tokadı yemeyen az insan kaldı demektir. Zira zulmün kılıcı, herkese her yere yetişiyor.

Faşizm, önce dağlarda özgürlük şarkılarını söyleyen Kürt gerillalarını kimyasal ve yasaklı silahlarla susturmaya çalışırken diğer yandan hakikatin dili ve sesi olan özgür basın emekçilerini katlederek, tutuklayarak saldırısını sürdürüyor. Ancak zulmünü bu kadarla da sınırlandırmıyor. İleride önünde engel olabilecek, sorun çıkarabilecekleri bile susturmaya, sindirmeye, korkutmaya çalışıyor.

Öncelikli hedefine aldıklarıyla sınırlı bir noktada durmayan Türk faşizmi, korkudan dengesini kaybetmiş bir ruh halini yaşıyor ve saldırıyor. Aykırı ve farklı ne kadar ses ve renk varsa, geride görülmemiş ne kadar hesap varsa tıpkı Gezi isyanında olduğu gibi aradan 13 yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen “Türk zamana bırakır ancak yapanın yanına bırakmaz” sözünü hatırlatırcasına Gezi’ye katılan sanatçı ve yazarlara saldırmaktan, haklarında dava açmaktan geri kalmıyor.

Her yerde mutlak itaat, mutlak teslimiyet ve biat politikasını uygulayan AKP-MHP faşizmi, mutlak egemenlik kaygısıyla hukukun, adaletin üzerinde kendi diktatörlüğünü sürdürüyor.

Sözde anayasal güvence altında olması gereken basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün, evrensel değerlerin önünde ilk duran, en büyük engel ve tehdit olan; düşünmeyi, duymayı, konuşmayı yasaklayan basiretsiz Türk diktatörü Erdoğan’dır.

Bu ülkede artık “Sıra bana gelmez”, “Kimse güvercinlere dokunmaz”, “Kimse yaşlıları ya da hastaları tutuklamaz” diye düşünmemelidir. Eğer 80 yaşındaki yaşlı bir Kürt emekçisi tutuklanıp zindana konuyorsa; 17 yaşındaki genç devrimcinin yaşı büyütülüp dar ağacına yollanıyorsa faşizmin ne vicdanı ne dini ne adaleti ne de ahlakı vardır. TC faşizmi için sırası olmaz. Ondan olmayan herkes sıradadır. Eğer sultanlar, tüm maddi zenginlikler üzerine çökerek saraylar içinde yaşamaya devam ediyorsa adalet ve hukuk onların iki dudak arasında çiğnenmeye devam edecektir. Çünkü faşizmin adaletinin temeli, zulmün ve adaletsizliğin temelidir.

Bugün zulmün yıkıcı yakıcı tüm makinelerine ölüm kusan silahlarına karşın Tışrin’de Rojava halkı direnmeye devam ediyorsa onlar aynı zamanda milyonlarca kimsesiz dilsizin özgürlük dili olmaya devam ediyor, demektir. Onlar, zalimlerin önünde herkesin görmesi gereken yükseklere adalet ve özgürlük bayrağını yükseltiyor demektir.

Unutmamak gerekir ki, güneş diz çökenlerden önce ayakta duranları aydınlatır. Önce direnenler aydınlanacaktır.

(Yeni Özgür Politika – 4 Şubat 2025)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu