Güncel

HALKIN GÜNDEMİ | “Aleviler, Ciddi Bir Katliam Tehlikesiyle Karşı Karşıya!”

Pir Sultan Abdal Dernekleri Dersim Şube Başkanı Ali Ekber Kaya, Suriye’de Alevilere yönelik saldırılara dikkat çekerek, “Bütün insanlık ailesi kendini gözden geçirmeli ve bu felaket gidişata dur demeli” dedi.

Suriye’de Alevilere yönelik HTŞ tarafından örgütlenen saldırılar devam ediyor.  Her gün birçok Alevi, cihatçı çetelerin hedefi oluyor. Ya katlediliyor ya işkence ediliyor ya da Alevi gençleri evlerinden alınarak belirsiz bir “yolculuğa” çıkarılıyor. Pir Sultan Abdal Dernekleri Dersim Şube Başkanı Ali Ekber Kaya ile bu konu üzerine konuşma fırsatı bulduk. Kaya, sorularımıza yanıt verirken “Bütün insanlık ailesinin özünü dara çekip, mutlaka kendini gözden geçirmesi ve bu felaket gidişata bir dur demesi gerektiği çağrısını yapabiliriz” dedi.

– HTŞ, Alevilere dönük ciddi saldırılar, katliamlar gerçekleştiriyor. Siz, Alevilerin Suriye’deki durumuna dair neler söyleyebilirsiniz? Esad’ın tüm günahları, Alevilerin üstüne yıkılmış, Aleviler hedef haline getirilmiş durumda. Siz ne düşünüyorsunuz?

– Suriye’de Aleviler başta olmak üzere diğer inançlara mensup kesimler, ezilenler, yoksullar bir bütün olarak baskı altında ama çoğunlukla da Alevilere yönelik baskılar var. Katliam girişimleri ve katliam tehlikesi var. Bu yönlü çağrılar yaptık. Geçmiş dönemlerde Esad’ın işlediği suçların, Alevilere mal edilemeyeceğini söyledik. Dersim’de de Pir Sultan Derneği ve Emek Demokrasi Platformu olarak bu konuda bir yürüyüş gerçekleştirdik.

Yaşananlar bahane edilerek, esasen gerekçe yapılarak Alevilere, Dürzilere, “gayrimüslimlere” yönelik bir baskı ve sindirme politikası güdüyor.

Her ne kadar bugün Türkiye devleti ve emperyalist devletler tarafından farklı bir konuma çekilse de HTŞ, geçmişten bugüne kadar sicili ortada olan bir yapı. Yaptığı katliamlar ortada. Onlarca örnekler var, yüzlerce-binlerce ölüm var. Bunlar çok açık ve net. O yüzden Aleviler bugün gerçekten ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyalar. Biz bu yapılanlardan vazgeçilmesini istiyoruz. Aleviler sadece Suriye’de değil, Irak’ta, Türkiye’de ve Ortadoğu’nun bütün ülkelerinde aynı tehdit altında. Aleviler yaşam biçimi olarak, yaşam felsefesi olarak dünya malına, mülküne, paraya tapınmadıkları ya da bunu reddettikleri için tabii ki en fazla Aleviler istenmez. Onları sermaye sınıfı için, emperyalistler için bir tehlike olarak, kendileri için bir tehlike olarak görürler ve en başta Alevilere yönelirler. Bugün de Alevilerin Suriye’de çok ciddi bir katliam tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

– HTŞ’nin Alevilere yönelik yaklaşımını AKP-MHP iktidarı nasıl görüyor? Şu ana kadar bununla ilgili tek bir kelime söylemedi iktidar.

– Zaten söylemelerini de beklememek gerekiyor. Çünkü Türkiye’nin bu konuda 100 yıllık tarihindeki, cumhuriyet tarihi içerisindeki icraatları-pratikleri ortada. Bu tarihler içerisinde Aleviler defalarca kez katliamlara uğradılar. Dersim’de soykırıma uğradılar, Maraş’ta katledildiler, Sivas’ta yakıldılar. Bunları çoğaltabiliriz. Bu pratik ortadayken kalkıp da Suriye’de Alevilere yönelik baskılar için söz söylemelerini beklememek gerekiyor. Türkiye de orada uygulanan politikanın bir parçasıdır. Buradaki yönetimden bağımsız ele alınamaz, alınması doğru değildir.

“Sömürücüler, emperyalistler, kapitalistler birbirlerinden öğreniyorlar!”

– Türk devletinin Kürdistan’daki katliamları ile HTŞ’nin Suriye’de yaptıkları arasında çeşitli benzerlikler görüyoruz. Saldırılar, gençlerin evlerinden zorla alınmaları vb. Özellikle azınlık inançlara yönelik bu benzerlikle ilgili ne söylenebilir?

– Dünya küçüldü. Dünyanın bir köy olduğunu düşünelim. Düzeni bozuldu dünyanın. Gerçekten her tarafta yangınlar, savaşlar, katliamlar, soykırımlar, doğanın tahribatı var. Yani insanlık ailesine zarar veren çok yönlü bir gidişat var. Bu da doğal olarak dünyanın sonunu getirmekte diye düşünebiliriz. Bu bağlamda da birbirlerinden öğreniyorlar. Elbette ki sömürücüler, çıkar sermaye sınıfları, emperyalistler, kapitalistler birbirlerinden, birbirlerinin pratiklerinden öğreniyorlar. O yüzden, o çok zor bir şey değil. Hemen hemen aynı pratikleri sergiliyorlar. Ortadoğu’daki pratikleri Türkiye’de de görmek mümkün. Türkiye’deki pratikleri başka kıtalarda da görmek mümkün. Bundan çıkarılması gereken ders, esasen, dünya insanlık ailesinin bir kere özünü dara çekmesi gerekiyor, yeniden kendisini ve dünyanın halini gözden geçirmesi gerekiyor. Yeniden insanlığın, kendisiyle ve doğayla barışması gerekiyor.

Yani yeryüzünün, gökyüzünün çıkar için yok edilemeyeceğini, kirletilemeyeceğini, bunun aynı zamanda kendisinin felaketi olduğunu, kendisinin sonu olduğunu görmesi gerekiyor. Ayrıca biz de, ezilenler de, yoksullar da, ezilen halklar ve inançlar da mutlaka birbirlerinden öğrenmeli ve birlik ve dayanışma içerisinde olmalı diye düşünüyorum.

Coğrafyamızda da ezilen inançlara dönüp saldırılar ya da bir bütün işçi sınıfına-halka dönük saldırılar devam ediyor. Ama özel olarak Suriye’deki Alevilere yönelik coğrafyamızda daha fazla ses çıkarılmalıydı/çıkarılmalı. Bu anlamda daha etkili bir ses çıkarmak adına neler yapılabilir?

– Çok haklısınız. Yani Türkiye’de muhakkak ki Pir Sultan derneklerimiz elinden geleni yaptılar. Hatay’da bir yürüyüş yapıldı. Çeşitli kentlerde basın açıklamaları yapılıyor. Dersim’de de yapıldı. Elimizden gelen çabayı ve emeği ortaya koyuyoruz ama yani bu konunun Türkiye’de yeterince aydınlığa kavuşmadığını, yeterince gözlemlenmediğini ya da görülmediğini söyleyebiliriz. Bu, Türkiye’de emek ve demokrasi cephesinde yer alan bütün kuvvetler açısından başat bir sorun olmalı. Herkes bunu gündemine almalı ve bir bütün olarak herhangi bir konuda emek ve demokrasi konusu olduğu gibi bu konuda da Türkiye’de milyonların esasen alana çıkmalı, büyük caydırıcı mitingler yapmalıdır.

– Son olarak söylemek istediğiniz bir şey ya da yapmak istediğiniz bir çağrı var mı?

– Biz dünyanın dört bir yanında yaşayan Aleviler olarak mala tamah etmeyiz. “Mal da yalan, mülk de yalan” deriz. “Yarin yanından gayrı hep beraber” deriz. Doğayla barış içerisinde yaşamanın dünyanın da kurtuluşu olduğunu söyleriz. Yani temel çağrımız; dünyada başta ezilenler, yoksullar, ezilen inançlar ve sınıflar olmak üzere bütün insanlık ailesinin özünü dara çekip, mutlaka kendini gözden geçirmesi ve bu felaket gidişata bir dur demesi gerektiğidir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu