GüncelMakaleler

ÇEVİRİ | Filistinli Gruplar Yeni Bir Filistin Siyasi Projesi Yaratacak mı?

İsrail’in Hadarim Hapishanesi’nde tutuklu bulunan beş büyük grubun liderleri bir Tutuklular Ulusal Uzlaşma Belgesi (2006) kaleme aldı. El Fetih’ten Marwan Barghouti, FHKC’den Abdel Raheem Malluh, FHKD’den Mustafa Badarna, Hamas’tan Abdel Khaleq al-Natsh ve İslami Cihad’dan Bassam al-Saadi.

Açıklama: Hindistanlı tarihçi, yazar ve gazeteci Vijay Prashad’ın çevirisini yaptığımız makalesi 12 Mayıs tarihinde Peoples Democracy isimli websitede yayımlandı.

Kahire’de Hamas temsilcileri ateşkes için İsrail ile dolaylı görüşmeler yaptı. Görüşmelerin birçoğunda takıldıkları nokta olayların sırasıydı. İsrail bombardımanı durdurmadan önce rehinelerin serbest bırakılmasını isterken, Hamas önce bombardımanın durması gerektiğini söyledi. İsrail Hamas’ın silahsızlandırılması ve dağıtılması çağrısında bulundu ki bu karşılanması pek mümkün olmayan maksimalist bir talep. Hamas ise sadece ateşkes değil savaşın sona ermesini istiyor. Her iki tarafın da birbirini suçlaması Mısırlı ve Katarlı müzakerecilerin işini daha da zorlaştırdı.

Kahire görüşmelerinden çıkabilecek en iyi sonuç Gazze’de Filistinlilere karşı sürdürülen soykırım savaşının sona ermesidir.

Savaşı sona erdirmek için yürütülen müzakereler, İsrail’in Gazze’de henüz yıkıma uğramamış tek şehir olan Refah’ı bombalamasıyla daha da aciliyet kazandı. Kaçacak yeri olmayan Refah’taki Filistinli siviller, İsrail ordusunun Gazze Şehri ve Han Yunus’a yönelik saldırıları kadar şiddetli olmasa bile, herhangi bir saldırıdan korunamazlar. Bu saldırılar, içerisinde zehirli maddeler ve çok sayıda patlamamış bomba (ki bunların etkisiz hale getirilmesi 14 yıl sürecektir) bulunan 37 milyon ton moloz yaratmıştır. İsrail, Hamas’ın son örgütlü kalıntılarının Refah’ta bulunduğuna ve Hamas’ı yok etmek için ya orada yaşayan milyonlarca insanı bombalayacağına ya da müzakereler yoluyla kendisini yok etmeyi kabul etmek zorunda kalacağına inanıyor. Ne daha fazla sivil kayıp ne de Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme hakkının en ateşli savunucularından birinin parçalanmasını isteyen Filistinliler için her ikisi de kabul edilemez.

Hamas ateşkes önerisini kabul etmesine rağmen İsrail, Refah’a şiddetli saldırılar başlattı ve Mısır’a açılan Refah kapısının kontrolünü ele geçirdi (böylece Gazze’ye yardım için ana erişim yolunu kesti). Görüşmeler devam ediyor ancak İsrail’in bu görüşmeleri ciddiye almak istemediği açık.

Fı̇lı̇stı̇n bı̇rlı̇ğı̇

İsrail’in müzakereleri hiçe sayması ve uyguladığı şiddetin seviyesi iki siyasi gerçekliğe dayanılarak ölçülebilir: Filistinlilerle müzakereleri ciddiye almıyor ve cezasız bir şekilde bombalayabileceğini düşünüyor. Bunun nedeni, ilk olarak İsrail’in tamamen küresel kuzey devletleri (özellikle ABD ve Avrupa) tarafından destekleniyor olması ve ikinci olarak da Filistinliler arasındaki siyasi birliği bozmayı başardığı ve ana liderlerini tutuklayarak çeşitli grupları siyasi olarak şaşırtmayı başardığı için Filistinlilerin siyasi görüşlerini hayati olarak görmemesidir (bu, liderleri Şam’da ve daha sonra Doha, Katar’da operasyonlar düzenleyebilen Hamas için tamamen geçerli değildir).

Küresel kuzey ülkelerinden hızlı bir geri dönüş hayal etmek imkansız olsa da, Filistinli gruplar için, birlik olmadıkları takdirde İsrail’i soykırım savaşını ve ardından İsrail içindeki apartheid politikalarıyla birlikte Filistin topraklarını işgalini sona erdirmeye zorlamanın hiçbir yolu olmayacağı tamamen açık hale geldi.

Nisan 2023’ün sonlarında Hamas, Filistin’in diğer büyük siyasi gücü olan El Fetih ile aralarında ortak bir zemin yaratmaya yönelik uzun bir sürecin parçası olarak Çin’de bir araya geldi. Bu iki büyük siyasi parti arasındaki ilişkiler, Hamas’ın Gazze’deki parlamento seçimlerini kazandığı ve Filistin Yönetimi’nden sorumlu El Fetih’in bu sonuçlara itiraz ettiği 2006-07 yıllarında bozuldu; hatta El Fetih Batı Şeria’ya çekilmeden önce iki grup Gazze’de askeri olarak birbirleriyle savaştı. İsrail’in soykırım savaşı sırasında hem El Fetih hem de Hamas, aralarındaki farklılıkların hem Filistinlilerin Gazze’den sürülmesine hem de genel olarak Filistinlilerin siyasi hedeflerinin yenilgiye uğramasına yol açmasına izin vermemek için köprü kurmaya çalıştı. Bu iki partinin üst düzey temsilcileri bu yılın başlarında Moskova’da ve şimdi de Çin’de bir araya geldi.

Bu toplantıya El Fetih, aralarında (merkez komitede yer alan ve Filistin uzlaşı ekibini yöneten) Azzam el-Ahmed’in de bulunduğu üst düzey liderlerini gönderirken, Hamas da aralarında (partinin Siyasi Büro üyesi ve fiili dışişleri bakanı) Musa Ebu Marzuk’un da bulunduğu aynı derecede üst düzey liderlerini gönderdi. Görüşmeler nihai bir anlaşmayla sonuçlanmadı ancak -uzun bir sürecin parçası olarak- iki taraf arasındaki diyaloğu ve İsrail’in soykırım savaşı ve işgaline karşı birlikte çalışma yönündeki siyasi iradeyi derinleştirdi.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in de teşvikiyle savaşın sona erdirilmesi için uluslararası bir barış konferansı düzenlenmesi çağrısı ve ileriye dönük ortak bir Filistin platformuna ilişkin olarak daha sonra yapılacak ortak bir açıklamayla birlikte bu üst düzey toplantıların devamı planlanmaktadır.

Pürüzler

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) dayanak noktası olan El Fetih, 1959 yılında ikisi Müslüman Kardeşler’den gelen (Halil El Vezir ve Salah Halef) ve biri Filistinli Öğrenciler Genel Birliği’nden gelen ve daha sonra ana lider olacak olan (Yaser Arafat) üç kişi tarafından kuruldu.

FKÖ, Filistinlilerin topraklarını kaybetmelerine, İsrail içinde ikinci sınıf vatandaş olmalarına ve yüz binlerce Filistinlinin onlarca yıl sürgüne gönderilmesine neden olan 1948 felaketine karşı verdikleri mücadelenin çekirdeği olarak kendini kabul ettirdi. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC, 1967’de kuruldu) ve Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC, 1968’de kuruldu) gibi çeşitli sol fraksiyonlar tarafından keskinleştirilen bir ulusal kurtuluş tonuna bürünen FKÖ içinde Müslüman Kardeşler etkisi şekillenmedi.

FKÖ, sürgün kamplarındaki siyasi çalışmaları ve fedailerin (savaşçıların) silahlı mücadelesini koordine ederek Filistin mücadelesinde hegemonik hale geldi. FKÖ fraksiyonları, liderliği ve çekirdeğini Tunus’a sürgün etmek için Lübnan’ı işgal eden İsrail’in ortak saldırısıyla karşı karşıya kaldı. SSCB’nin çöküşüyle birlikte FKÖ, her ikisi de Filistinlilere 1993 Oslo Anlaşmaları adı verilen bir tür teslimiyet dayatan İsrailliler ve ABD ile ciddi bir şekilde müzakere etmeye başladı. El Fetih, İsrail’in Doğu Kudüs, Gazze ve Batı Şeria’daki işgalini kısmen sürdürmek için faaliyet gösteren Filistin Yönetimi’nin sorumluluğunu üstlendi.

Oslo’da Filistinlilerin teslim olmuş gibi görünmesine öfkelenen sekiz grup 1993’te Filistinli Gruplar İttifakı’nı kurdu. Bu İttifak içindeki en büyük gruplar Müslüman Kardeşler geleneğine mensuptu. Bunlar arasında Filistin İslami Cihad (1981’de kuruldu) ve Hamas (1987’de kuruldu) da vardı. FKHC ve FDKC başlangıçta bu ittifaka katılmış ancak 1998’de İslami partilerle olan anlaşmazlıkları nedeniyle ayrılmıştır. İslamcı partiler Gazze’deki parlamento seçimlerini az bir farkla kazandılar (El Fetih’in yüzde 41’ine karşılık Hamas’ın yüzde 44’ü) ve bu sonuç İsrail’i ve küresel kuzey devletlerini kızdırarak onları zayıflatmaya çalıştı.

Seçim sandığı yoluyla siyasi iktidara giden yol onlardan esirgenince ve ardından İsrail’in Gazze’yi sürekli bombalaması ve boğmasıyla karşı karşıya kalınca, hem Hamas hem de İslami Cihad silahlı kanatlarını güçlendirdi ve kendilerini aşağılanmaya ve saldırıya karşı savundu. Her barışçıl protesto girişimi – 2019’daki Uzun Dönüş Yürüyüşü de dahil olmak üzere – İsrail şiddetiyle karşılandı. Gazze halkının 2007’den bu yana barış içinde geçirdiği tek bir an bile olmadı. Ancak mevcut bombardıman, İsrail’in 2008 ve 2014’teki önceki en kötü saldırılarından bile farklı bir boyutta.

Gruplar arasındaki başlıca siyasi anlaşmazlıklar arasında Oslo Anlaşmalarını farklı yorumlamaları, siyasi kontrolü ele geçirme hırsları ve Filistin toplumuna yönelik farklı beklentileri yer alıyor. Siyasi liderlerinin onlarca yıldır hapiste olması ve normal, demokratik siyasi faaliyetlerinin (siyasi yapılarını sürdürmek ve halka ulaşmak gibi) engellenmesi, aralarındaki mesafeyi kapatmalarını engellemiştir. Ancak liderler hapishanedeyken bu konularda sürekli diyaloglar kurmuşlardır.

Gazze’deki parlamento seçimlerinin hemen ardından İsrail’in Hadarim Hapishanesi’nde tutuklu bulunan beş büyük grubun liderleri bir Tutuklular Ulusal Uzlaşma Belgesi (2006) kaleme aldı. El Fetih’ten Marwan Barghouti, FHKC’den Abdel Raheem Malluh, FHKD’den Mustafa Badarna, Hamas’tan Abdel Khaleq al-Natsh ve İslami Cihad’dan Bassam al-Saadi.

Geniş çapta dağıtılan ve tartışılan Tutsaklar Belgesi, Filistinlilere birlik ve ‘iç çekişmelere yol açabilecek her türlü bölünmeye’ son verme çağrısında bulunuyordu. Metin yeni bir Filistin siyasi gündemi ortaya koymuyor, ancak çeşitli gruplara ‘kapsamlı siyasi eylemi amaçlayan bir Filistin planı formüle etme’ çağrısında bulunuyordu. Neredeyse yirmi yıl sonra bu planın geliştirilmesi, çeşitli Filistinli siyasi örgütler arasındaki görüşmelerin ana hedefidir.

İlk görevin Refah’a yapılan saldırıyı önlemek ve Filistinlilere karşı yürütülen soykırım savaşını sona erdirmek olduğu konusunda mutabakat vardır. Ancak bundan hemen sonra, Filistin halkının başına gelen siyasi rahatsızlığın aşılması ve İsrail sınırları içinde, Doğu Kudüs, Gazze ve Batı Şeria’dan oluşan İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nda, Lübnan, Ürdün ve Suriye’deki mülteci kamplarında ve altı milyonluk Filistin diasporasında yaşayan Filistinliler arasında yeni bir siyasi atmosfer yaratmak için yeni bir siyasi projenin kullanılması gerektiği düşünülüyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu